Tasavvuf: Kalbin Yolculuğu ve Ahlakın Zirvesi
Tasavvuf, İslam’ın ruhani ve derunî boyutudur. Şeriatın zahiri hükümlerini temel alarak, kalbi dünya sevgisinden arındırma, nefsi kötü huylardan temizleme ve nihayetinde Allah’ın rızasına ve O’nunla manevi bir yakınlığa ulaşma sanatıdır. O, bir ilimden öte, bir “hâl”dir; yaşanarak öğrenilir.
Tasavvufun Lüzumu ve Kaynakları
İslam, sadece dış görünüşten ibaret bir din değildir. Amellerin ardındaki niyet, ibadetin ruhu ve kalbin ihlası, amelin kendisi kadar önemlidir. Tasavvuf, işte bu ruhu ve ihlası elde etmenin, imanı “yaşamanın” yoludur. Temelini doğrudan Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) Sünnet-i Seniyyesi’nden alır.
Kur’an’daki Temelleri
وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
“Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız.”
(Kāf Suresi, 16)قَدْ أَفْلَحَ مَنْ زَكَّاهَا
“Nefsini arındıran elbette kurtuluşa ermiştir.”
(Şems Suresi, 9)فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ
“Öyle ise siz beni anın ki, ben de sizi anayım.”
(Bakara Suresi, 152)Sünnet’teki Yeri
Tasavvufun en temel dayanağı, “Cibril Hadisi” olarak bilinen hadis-i şerifte geçen **”İhsan”** kavramıdır.
Cebrail (a.s), insan suretinde gelerek Peygamberimiz’e (s.a.v) “İhsan nedir?” diye sordu. Resûlullah (s.a.v) şöyle cevap verdi: “İhsan, Allah’ı görüyormuşçasına ibadet etmendir. Çünkü sen O’nu görmesen de, O seni görmektedir.”
(Buhârî, Îmân, 37; Müslim, Îmân, 1)Peygamber Efendimiz (s.a.v) kalbin önemini şöyle vurgulamıştır: “Dikkat edin! Vücutta öyle bir et parçası vardır ki, o iyi olursa bütün vücut iyi olur; o bozulursa bütün vücut bozulur. İşte o, kalptir.”
(Buhârî, Îmân, 39)Tasavvuf Yolunda Yapılması Gerekenler
Tasavvufî terbiye, belirli esaslar üzerine kuruludur. Bu yolda ilerlemek isteyen bir talip (mürid), bu esasları hayatının merkezine alır.
- Mürşid-i Kâmil: Bu yolda en önemli rehber, Peygamber varisi olan kâmil bir mürşiddir. Mürşid, manevi hastalıkları teşhis eden bir tabip gibidir ve müridin nefsini terbiye etmesinde ona yol gösterir.
- Tövbe: Yolun başlangıcı, geçmiş günahlardan samimiyetle pişmanlık duyup Allah’a yönelmektir.
- Zikir: Allah’ı sürekli anmaktır. Kalbin gıdası ve pasının ilacıdır. Zikir, kalbi Allah sevgisiyle doldurur ve masivayı (Allah’tan gayrı her şeyi) oradan çıkarır.
- Zühd: Dünyadan el etek çekmek değil, dünyanın kalbe girmesine izin vermemektir. Dünyayı bir araç olarak görüp, amaç haline getirmemektir.
- Nefs Terbiyesi: Tasavvufun temel gayesidir. Kibir, haset, riya, öfke gibi kötü huyları; tevazu, sabır, şükür, ihlas gibi güzel huylarla değiştirmektir.
- Sohbet: Allah dostlarının meclislerinde bulunmaktır. Salihlerin sohbeti, kalbe şifa verir ve manevi hali yükseltir.
- Hizmet: Yaratılana, Yaratan’dan ötürü karşılık beklemeden hizmet etmektir. Hizmet, nefsin kibrini kıran en tesirli ilaçlardan biridir.
Allah Dostlarının Dilinden Tasavvuf
“Tasavvuf, bütünüyle ahlâktan ibarettir. Ahlâkı senden daha güzel olan, tasavvufta senden daha ileridedir.”
Ebû Bekir Kettânî (k.s)“Tasavvuf, vaktin en değerli olanını, en değerli olana (Allah’a) vermektir.”
Ebu Said el-Harraz (k.s)“Yollar çeşitlidir. Ben en kısa ve en sağlam yolu, mahlûkata hizmet etmekte buldum.”
Bayezid-i Bistami (k.s)“Tasavvuf nedir? diye sordular. Dedim ki: Dışın halk ile, için Hak ile olmasıdır.”
Cüneyd-i Bağdadî (k.s)“Hamdım, piştim, yandım.”
Mevlana Celaleddin Rumi (k.s)