İnşikak Suresi
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
اِذَا السَّمَٓاءُ انْشَقَّتْۙ
İzes semâunşakkat.
Gök yarıldığı,
وَاَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْۙ
Ve ezinet li rabbihâ ve hukkat.
Rabbini dinleyip O’na yaraşır şekilde boyun eğdiği zaman,
وَاِذَا الْاَرْضُ مُدَّتْۙ
Ve izel ardu muddet.
Yeryüzü dümdüz edildiği,
وَاَلْقَتْ مَا ف۪يهَا وَتَخَلَّتْۙ
Ve elkat mâ fîhâ ve tehallet.
İçinde ne varsa dışarı atıp boşaldığı,
وَاَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْۜ
Ve ezinet li rabbihâ ve hukkat.
Ve Rabbini dinleyip O’na yaraşır şekilde boyun eğdiği zaman (insan yaptıklarını görecektir).
يَٓا اَيُّهَا الْاِنْسَانُ اِنَّكَ كَادِحٌ اِلٰى رَبِّكَ كَدْحًا فَمُلَاق۪يهِۚ
Yâ eyyuhel insânu inneke kâdihun ilâ rabbike kedhan fe mulâkîh.
Ey insan! Şüphesiz sen, Rabbine doğru büyük bir çaba sarf etmektesin ve sonunda O’na kavuşacaksın.
فَاَمَّا مَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ بِيَم۪ينِه۪ۙ
Fe emmâ men ûtiye kitâbehû bi yemînih.
İşte o vakit, kimin kitabı sağından verilirse,
فَسَوْفَ يُحَاسَبُ حِسَابًا يَس۪يرًاۙ
Fe sevfe yuhâsebu hısâben yesîrâ.
Kolay bir hesapla hesaba çekilir.
وَيَنْقَلِبُ اِلٰٓى اَهْلِه۪ مَسْرُورًاۜ
Ve yenkalibu ilâ ehlihî mesrûrâ.
Ve sevinçli olarak ailesine döner.
وَاَمَّا مَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ وَرَٓاءَ ظَهْرِه۪ۙ
Ve emmâ men ûtiye kitâbehû verâe zahrih.
Kimin de kitabı arkasından verilirse,
فَسَوْفَ يَدْعُوا ثُبُورًاۙ
Fe sevfe yed’û subûrâ.
Derhal ölümü çağırır.
وَيَصْلٰى سَع۪يرًاۜ
Ve yaslâ saîrâ.
Ve alevli ateşe girer.
اِنَّهُ كَانَ ف۪ٓي اَهْلِه۪ مَسْرُورًاۜ
İnnehu kâne fî ehlihî mesrûrâ.
Çünkü o, (dünyada) ailesi içinde sevinçliydi.
اِنَّهُ ظَنَّ اَنْ لَنْ يَحُورَۢ
İnnehu zanne en len yehûr.
Hiçbir zaman (Rabbine) dönmeyeceğini sanmıştı.
بَلٰىۛ اِنَّ رَبَّهُ كَانَ بِه۪ بَص۪يرًاۜ
Belâ inne rabbehû kâne bihî basîrâ.
Hayır! Şüphesiz Rabbi onu görüyordu.
فَلَٓا اُقْسِمُ بِالشَّفَقِۙ
Fe lâ uksimu biş şafak.
Yemin ederim o şafak vaktine.
وَالَّيْلِ وَمَا وَسَقَۙ
Vel leyli ve mâ vesak.
Geceye ve topladığı şeylere.
وَالْقَمَرِ اِذَا اتَّسَقَۙ
Vel kameri izettesak.
Dolunay halini aldığı zaman aya.
لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَنْ طَبَقٍۜ
Le terkebunne tabakan an tabak.
Ki siz, halden hale geçeceksiniz.
فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَۙ
Fe mâ lehum lâ yu’minûn.
O halde onlara ne oluyor da iman etmiyorlar?
وَاِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ الْقُرْاٰنُ لَا يَسْجُدُونَ
Ve izâ kurıe aleyhimul kur’ânu lâ yescudûn.
Kendilerine Kur’an okunduğu zaman secde etmiyorlar?
بَلِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا يُكَذِّبُونَۙ
Belillezîne keferû yukezzibûn.
Aksine, o inkâr edenler yalanlıyorlar.
وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِمَا يُوعُونَۙ
Vallâhu a’lemu bimâ yûûn.
Halbuki Allah, içlerinde sakladıklarını en iyi bilendir.
فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍۙ
Fe beşşirhum bi azâbin elîm.
Onlara elem dolu bir azabı müjdele!
اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ اَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
İllellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti lehum ecrun gayru memnun.
Ancak iman edip sâlih ameller işleyenler başka; onlar için kesintisiz bir mükâfat vardır.