Beled Suresi
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
لَٓا اُقْسِمُ بِهٰذَا الْبَلَدِۙ
Lâ uksimu bi hâzel beled.
Andolsun bu beldeye (Mekke’ye).
وَاَنْتَ حِلٌّ بِهٰذَا الْبَلَدِۙ
Ve ente hıllun bi hâzel beled.
Ki sen bu beldede oturmaktasın.
وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَۙ
Ve vâlidin ve mâ veled.
Ve andolsun babaya ve ondan meydana gelen çocuğa.
لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ ف۪ي كَبَدٍۜ
Lekad halaknel insâne fî kebed.
Biz, insanı gerçekten bir zorluk içinde yarattık.
اَيَحْسَبُ اَنْ لَنْ يَقْدِرَ عَلَيْهِ اَحَدٌۙ
E yahsebu en len yakdira aleyhi ehad.
İnsan, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
يَقُولُ اَهْلَكْتُ مَالًا لُبَدًاۜ
Yekûlu ehlektu mâlen lubedâ.
“Ben yığın yığın mal tükettim” diyor.
اَيَحْسَبُ اَنْ لَمْ يَرَهُٓ اَحَدٌۜ
E yahsebu en lem yerehû ehad.
Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor?
اَلَمْ نَجْعَلْ لَهُ عَيْنَيْنِۙ
E lem nec’al lehu ayneyn.
Biz ona iki göz vermedik mi?
وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِۙ
Ve lisânen ve şefeteyn.
Bir dil ve iki dudak?
وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِۚ
Ve hedeynâhun necdeyn.
Ve ona iki yolu (doğruyu ve eğriyi) göstermedik mi?
فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَۘ
Felak tehamel akabeh.
Fakat o, sarp yokuşu tırmanmaya girişmedi.
وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا الْعَقَبَةُۜ
Ve mâ edrâke mel akabeh.
O sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin?
فَكُّ رَقَبَةٍۙ
Fekku rakabeh.
O, bir köle azat etmektir.
اَوْ اِطْعَامٌ ف۪ي يَوْمٍ ذ۪ي مَسْغَبَةٍۙ
Ev ıt’âmun fî yevmin zî mesgabeh.
Veya şiddetli bir açlık gününde yemek yedirmektir.
يَت۪يمًا ذَا مَقْرَبَةٍۙ
Yetîmen zâ makrabeh.
Yakınlığı olan bir yetimi.
اَوْ مِسْك۪ينًا ذَا مَتْرَبَةٍۜ
Ev miskînen zâ metrabeh.
Veya toprağa serilmiş (çok yoksul) bir fakiri.
ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِۜ
Summe kâne minellezîne âmenû ve tevâsav bis sabri ve tevâsav bil merhameh.
Sonra da iman edenlerden, birbirlerine sabrı ve merhameti tavsiye edenlerden olmaktır.
اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِۜ
Ulâike ashâbul meymeneh.
İşte onlar, Ashab-ı Meymene’dir (amel defterleri sağdan verilenler).
وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِنَا هُمْ اَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِۜ
Vellezîne keferû bi âyâtinâ hum ashâbul meş’emeh.
Ayetlerimizi inkâr edenler ise Ashab-ı Meş’eme’dir (amel defterleri soldan verilenler).
عَلَيْهِمْ نَارٌ مُؤْصَدَةٌ
Aleyhim nârun mu’sadeh.
Onların üzerine, her taraftan kapatılmış bir ateş vardır.