Şems Suresi
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
وَالشَّمْسِ وَضُحٰيهَاۙ
Veş şemsi ve duhâhâ.
Andolsun güneşe ve onun aydınlığına.
وَالْقَمَرِ اِذَا تَلٰيهَاۙ
Vel kameri izâ telâhâ.
Onu izlediği zaman aya.
وَالنَّهَارِ اِذَا جَلّٰيهَاۙ
Ven nehâri izâ cellâhâ.
(Dünyayı) açığa çıkardığı zaman gündüze.
وَالَّيْلِ اِذَا يَغْشٰيهَاۙ
Vel leyli izâ yagşâhâ.
Onu örttüğü zaman geceye.
وَالسَّمَٓاءِ وَمَا بَنٰيهَاۙ
Ves semâi ve mâ benâhâ.
Gökyüzüne ve onu bina edene.
وَالْاَرْضِ وَمَا طَحٰيهَاۙ
Vel ardı ve mâ tahâhâ.
Yeryüzüne ve onu yayıp döşeyene.
وَنَفْسٍ وَمَا سَوّٰيهَاۙ
Ve nefsin ve mâ sevvâhâ.
Nefse ve onu düzenleyene.
فَاَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوٰيهَاۙ
Fe elhemehâ fucûrahâ ve takvâhâ.
Ona kötülük duygusunu ve ondan sakınma yeteneğini ilham edene.
قَدْ اَفْلَحَ مَنْ زَكّٰيهَاۙ
Kad efleha men zekkâhâ.
Nefsini arındıran, muhakkak kurtuluşa ermiştir.
وَقَدْ خَابَ مَنْ دَسّٰيهَاۜ
Ve kad hâbe men dessâhâ.
Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوٰيهَآۙ
Kezzebet semûdu bi tagvâhâ.
Semud kavmi, azgınlığı sebebiyle (peygamberini) yalanladı.
اِذِ انْبَعَثَ اَشْقٰيهَاۙ
İzinbease eşkâhâ.
Hani onların en bedbaht olanı (deveyi kesmek için) ileri atılmıştı.
فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللّٰهِ نَاقَةَ اللّٰهِ وَسُقْيٰيهَاۜ
Fe kâle lehum resûlullâhi nâkatallâhi ve sukyâhâ.
Allah’ın Resûlü (Salih) onlara, “Allah’ın devesine ve onun su içme hakkına dokunmayın!” demişti.
فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَاۙ فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُمْ بِذَنْبِهِمْ فَسَوّٰيهَاۙ
Fe kezzebûhu fe akarûhâ fe demdeme aleyhim rabbuhum bi zenbihim fe sevvâhâ.
Fakat onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri, günahları sebebiyle onlara büyük bir felaket gönderdi ve hepsini helak etti.
وَلَا يَخَافُ عُقْبٰيهَا
Ve lâ yehâfu ukbâhâ.
O (Allah), bunun sonucundan asla korkmaz.