Tevbe ve İstiğfar

Tevbe ve İstiğfar Rehberi – Tasavvuf Yolu

Tevbe ve İstiğfar: Rahmet Kapısının Anahtarı

İnsan, unutmaya ve hataya meyilli bir varlıktır. İslam, bu fıtratı reddetmez; bilakis, günah işleyen kul için ümitsizlik kapısını kapatır ve ona rahmet kapısını açar. Bu kapının anahtarları “Tevbe” ve “İstiğfar”dır. Tevbe, pişmanlıkla günahtan Allah’a dönmek; istiğfar ise bu dönüşün ardından Allah’tan af dilemektir.

Kur’an-ı Kerim’de Tevbe ve İstiğfar

Kur’an-ı Kerim, Allah’ın rahmetinin gazabından üstün olduğunu ve samimiyetle yönelen her kul için affın ve bağışlanmanın mümkün olduğunu müjdeler.

قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اَسْرَفُوا عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ يَغْfِرُ الذُّنُوبَ جَم۪يعًاۜ اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّح۪يمُ

“De ki: ‘Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.'”

(Zümer Suresi, 53)

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا تُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ تَوْبَةً نَصُوحًا

“Ey iman edenler! Samimi bir tevbe (tevbe-i nasûh) ile Allah’a dönün.”

(Tahrîm Suresi, 8)

وَالَّذ۪ينَ اِذَا فَعَلُوا فَاحِشَةً اَوْ ظَلَمُٓوا اَنْفُسَهُمْ ذَكَرُوا اللّٰهَ فَاسْتَغْفَرُوا لِذُنُوبِهِمْ۠ وَمَنْ يَغْfِرُ الذُّنُوبَ اِلَّا اللّٰهُ۠

“Onlar, bir kötülük yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tövbe-istiğfar edenlerdir. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki?”

(Âl-i İmrân Suresi, 135)

“Kim bir kötülük yapar veya nefsine zulmeder de sonra Allah’tan bağışlanma dilerse, Allah’ı çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici bulur.”

(Nisâ Suresi, 110)

“Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin…”

(Hûd Suresi, 3)

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) Dilinden Tevbe

Peygamberimiz (s.a.v), günahsız olmasına rağmen ümmetine örnek olmak için sürekli istiğfar eder ve bizleri de tövbeye teşvik ederdi.

“Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah’tan beni bağışlamasını diler, O’na tövbe ederim.”

(Buhârî, Deavât, 3)

“Günahından samimiyetle tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.”

(İbn Mâce, Zühd, 30)

“Allah’u Teâlâ, kulunun tövbe etmesinden, çölde devesini kaybedip sonra bulan bir kimsenin sevincinden daha çok sevinir.”

(Müslim, Tevbe, 1)

Nasuh Tövbesinin Şartları

Alimler, ayette geçen “Tevbe-i Nasûh” yani samimi ve bir daha bozulmayacak tövbenin gerçekleşmesi için bazı temel şartlar belirlemişlerdir:

  1. Günahı Derhal Terk Etmek: Tövbenin ilk adımı, işlenmekte olan günahı o an bırakmaktır.
  2. Geçmişe Pişmanlık Duymak: İşlenen günahtan dolayı kalben derin bir üzüntü ve pişmanlık hissetmektir. Bu pişmanlık, tövbenin ruhudur.
  3. Gelecekte Tekrar Etmemeye Azmetmek: O günaha bir daha asla dönmemeye kesin bir karar vermektir.
  4. Kul Hakkını İade Etmek: Eğer işlenen günah, başka bir insanın hakkını ihlal etmişse (gıybet, hırsızlık, iftira gibi), o kişiden helallik istemek ve maddi bir zarar varsa onu telafi etmek gerekir. Kul hakkı, sahibi affetmedikçe Allah katında affedilmez.

Allah Dostlarının Gözüyle İstiğfar

“Bizim istiğfarımız, bir istiğfara daha muhtaçtır.”

Râbia el-Adeviyye (k.s)

(Bu söz, gafil bir dille, pişmanlık duymayan bir kalple yapılan istiğfarın bile bir kusur olduğunu ve asıl meselenin kalbin Allah’a dönmesi olduğunu ifade eder.)

“Tövbeyi yarına ertelemek, aldanmışların işidir. Çünkü yarına çıkacağın belli değildir.”

Hasan-ı Basrî (r.a)

“Tövbe, seni senden alıp, sana seni sensiz olarak geri vermesidir.”

Mevlana Celaleddin Rumi (k.s)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir